Tekirdağ‘ın Çerkezköy ilçesinde yaklaşık 2 yıl evvel oğlunun işte olduğu esnada gelini Kırgızistan asıllı Ayat Adsız’ı testere ile kesimlere ayıran kayınpeder Fehmi Adsız’ın cezası muhakkak oldu. Kayınpeder İsimsiz, çıkarıldığı mahkeme tarafından müebbet mahpus cezasına mahkum edildi.
Olay nasıl gerçekleşti
Edinilen bilgilere nazaran 65 yaşındaki Fehmi İsimsiz oğlu meskende olmadığı sırada 2 çocuk annesi gelini Ayat İsimsiz ile tartışma yaşadı. Tartışmanın arbedeye dönüşmesinin akabinde Fehmi İsimsiz eline aldığı bıçakla gelini Ayat’ı bıçakladı. Gelinini meskendeki demir testere ile kesimlere ayırdıktan sonra kol, bacak ve başını çöp poşetine dolduran Kayınpeder İsimsiz, cesedin bir kısmını meskende çöp kovasına bir kısmını da otomobil bagajına koydu. Fehmi İsimsiz, gelininin banyoda bulunan bedeninin öbür kısımlarını kesemeden eşi Seher İsimsiz konuta geldi. Kocasının gelinini bıçaklayarak öldürdüğünü söylemesi üzerine Seher Adsız’ın durumu komşularına bildirmesi üzerine polise haber verildi. Gözaltına alınan Fehmi Atsız, tutuklandıktan sonra, Çorlu 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘müebbet hapis’ istemiyle dava açıldı.
“Ormana atıp cesetten kurtulacaktım”
Gelini Ayad ile ortalarının bozuk olduğunu tabir eden Kayınpeder İsimsiz, torununa makûs davrandığı için hudutlarına hakim olamadığını belirtti. Kayınpeder Fehmi İsimsiz; “Torunumun ağlaması nedeniyle ben gelinimi uyardım. O bana aykırı kelamlar söyledi. Bana, ‘Mal, benim çocuklarım sana ne?’ dedi. Ben de sinirlerime hakim olamadım mutfaktan bıçağı aldım, gelinimin de ardı dönük banyodaydı. Ben evvel bıçakla sırtına vurdum. Can havliyle bana döndü. Ben ikinci darbeyi karnına vurdum. Her iki darbede bıçak fazla girmedi. Sonra gelinim yere düştü ben de bıçağı boğazına gırtlak kısmına sapladım. Ben hala onun üzerindeyken altımda can çekişiyordu. Daha sonra sol tarafına karın boşluğuna bıçağı sapladım. Nefes almayı bıraktıktan sonra öldüğünden emin olunca üzerinden kalktım. Daha sonra bir anlık fikir ile cesedi parçalayıp bir dere kenarına ya da ormanlık alana atıp cesetten kurtulacaktım. Öldürdüğümden de kimseye bahsetmeyecektim. Meskendeki kadro çantam içindeki testere ile banyoda cesedi kol ve bacaklarını kestim. Meskende bulunan çöp poşetine koyup modülleri da otoparkta bulunan otomobilimin bagajına koydum. Üzerim kana bulandığı için konuta gidip üzerimi değiştirdim. Daha sonra üst çıkıp gövdeyi de poşete koyarken kapı çaldı ve eşim ile büyük torunum meskene geldi. Eşim esasen konuttaki kanları gördü, ben de gelinimi öldürdüğümü söyledim. Eşim de karşı komşuya giderek durumu anlattı komşularım polisi aradı. Ben de polisler gelince teslim oldum. Benim gelinime karşı rastgele bir cinsel taarruz yapmam kelam konusu değildir. Gelinim de bu tarafta beni şantaj yahut farklı formda bir durum ile tehdit etmedi. Olay anlık sinirlenmem sonucunda oldu. Cesedi parçalama niyetimde gelinimi öldürdüğümün ortaya çıkmaması içindi. Yaşanan olaydan ötürü pişmanım” dedi.
Müebbet mahpus cezasına çarptırıldı
Mahkeme heyeti, Fehmi Atsız hakkında, ‘nitelikli taammüden öldürme’ kabahatinden dava açıldığını, lakin sanığın üzerine atılı cürmün ‘kasten öldürme’ hatasını oluşturduğunu belirterek, takdiri indirim hususunun uygulanmasını gerektirir olumlu kanaat uyandıracak davranışı olmadığını karar verip, müebbet mahpus cezasına çarptırdı.
30 yaşını ‘mutluyum’ kelamlarıyla kutlamıştı
Kırgızistan asıllı Ayat İsimsiz, öldürülmeden evvel paylaşımında şu tabirleri kullanmıştı; “İşte 30 yaşıma girdim, vakit ne kadar çabuk geçti. Hayatımın devamı gelecek üzere görünüyordu, çok fazla vaktim olacaktı. Özetlemeyeceğim, grupça. Nasıl olduysa o denli oldu. O vakit bu türlü yapmalısın. Birçok yanılgı yapıldı, gereksiz sözler söylendi lakin pişman olmayacağım, neden? Ne hakikat, neyin yanlış olduğunu bilmiyoruz. O gün kendime soracağım, ‘Mutlu musun?’ Evet, memnunum. Elbette yanımda annem, babam, erkek kardeşim yok ancak onları her vakit hatırlıyorum. Nelerim var? Mutluluğum var, sevinç oğullarım. Sevildiğim ve beklediğim mesken. Seven koca. Bugün düşünmek istiyorum, 30’una karar vermek istiyorum, artık ne olacak? Yaşımızın sayılarla değil, ne kadar hissettiğimizle ölçüldüğünü söylüyorlar. Yaşımı seviyorum. Bu artık çılgın bir gençlik değil, yaşlılık da değil. Gencim, güzelim. Her şeyin yoluna gireceğine inanıyorum. Zira 30 yaşında hala başlıyor. Yıllar içinde büyüdüm. Artık her şeye ya da neredeyse her şeye dayanabileceğimi hissediyorum. Güçlü ve yetişkin oldum. Karar vermeyi ve sorumluluk almayı öğrendim. Gerçi ben hala kalbimin derinliklerinde masallara inanan küçük, saf bir kızım. Onlara inanmayı çok istiyorum. Pekala ya aşk, aşk? O var, yaşıyor ve yaşıyor ancak öbür birçok bedel var. Yalnızca onu birinci sıradan çıkardım. Sırada ne var? Bilemiyorum. Güçlü, bilge, yalnızca daha düzgün olduğuna inanacağımı biliyorum. O vakit 30 yaşın kutlu olsun! 5.55 anneciğim hayat için teşekkürler.” – TEKİRDAĞ
