Şirketten yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Aksigorta Genel Müdürü Gülen yaşanan zelzeleleri sigortacılık perspektifinde kıymetlendirerek, çok büyük bir felaket yaşandığını, lakin bu bölgenin sigortacılık açısından penetrasyonun düşük olduğu bir bölge olmadığını belirtti.
Özellikle sınai ve sanayi alanlarında sigortalılığın yüzde 80-90’lar düzeyinde bir orana sahip olduğunun altını çizen Gülen, şunları aktardı:
“Bireysel sigortalanma ise elbette biraz daha düşük, Türkiye ortalamasında olduğunu söyleyebilirim. 5 milyonun üzerinde poliçe var. Bunların 3,5-4 milyonunun hayat sigortalarından geldiğini biliyoruz. DASK ürünündeki penetrasyon yüzde 50’ler, konut sigortası ise yüzde 20’ler civarında. Kaskoda da 500 bine yakın poliçe var, Türkiye’nin yüzde 7-8’ini oluşturuyor. Sarsıntılar, GSYİH’nin yüzde 10’una tekabül eden bir bölgede gerçekleşti. İktisadın yüzde 10’u diyebilirim. Endüstrinin epey geliştiği Gaziantep, Kahramanmaraş ve KOBİ’lerin yoğunlukta olduğu Hatay’ı etkiledi. Şu ana kadar ulaşan ihbarlarla yaklaşık olarak 90 milyar TL’lik bir hasar olduğunu biliyoruz. Bu hasarın neredeyse tamamı reasüre edildi. Sigorta dalı olarak epey âlâ bir imtihan verdik. Hem müşterilerimizi hem acentelerimizi koruduk. Hasar ödemelerini süratlice gerçekleştirdik ve bu hasarları önceliklendirerek ödemeye devam edeceğiz. Şu anda bizi bir nebze de olsa sevindiren gelişme ise yaşanması mümkün bir öteki zelzele felaketine karşı toplumumuzun sigorta şuuruna eriştiğini görmek.”
Gülen, poliçelerde yaşanan bu artışı Aksigorta özelinde değerlendirdiklerini belirterek, “Doğu bölgelerinde DASK üretimi kapalı olmasına karşın yazılan üretimin geçen yılın şubat ayına nazaran 2-3 katına çıktığını görmekteyiz. Beklenen İstanbul sarsıntısı göz önüne alındığında ise bu bölgede geçtiğimiz yıla oranla 4 kat artış yaşandığını söyleyebilirim. Tekrar yaşanan Kahramanmaraş zelzelesinin tesiriyle Akdeniz Bölgesi’nde de DASK ve konut sigortalarında da 4 kata varan talep artışı gerçekleşti. Toplam üretimin ise yüzde 63 üzere önemli bir oranı yeni poliçelerden gelmekte. Bu da toplum olarak sarsıntıya karşı kendini teminat altına alma farkındalığının bir evvelki yıllara oranla 3-4 kat arttığını gösteriyor.” tabirlerini kullandı.
“Bilinç seviyesinin sırf felaketler sonrasında değil, her vakit devam etmesi gerekiyor”
Uğur Gülen, DASK sigortasının gerekli olduğunun, lakin bu teminatın muhakkak bir meblağda bulunduğunun altını çizerek, DASK poliçesine ek olarak, konut sigortalarında yaşanan artışın sigorta şuurunun arttığını gösteren en değerli etkenlerden biri olduğunu bildirdi.
Afetlere yönelik tam garanti sağlanabilmesi için konut sigortası edinilmesinin epey değerli olduğunu aktaran Gülen, “Bu poliçe, DASK’a ek bir teminat olmasının yanı sıra kiracıların da eşyalarını korumak için tercih ettiği bir eser. Yaşanan afet sonrası elbette toplumsal bir telaş duyuyoruz. Bunun bir sonucu olarak da konut ve DASK sigortalarına epeyce ağır bir talep olduğunu söylemek mümkün. Zelzele bölgesinde yaşayan bir toplum olarak, edinilen bu şuur seviyesinin sadece felaketler sonrasında değil, her vakit devam etmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
